Yaşam Tarzı

Haksız Miras Yemek: Emanete İhanet ve İlahi Adaletin İhlali

“Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır.”

(Al-i İmran, 180)

Bu ilahi hakikat, bizlere bir gerçeği açıkça hatırlatır: Sahip olduğumuz hiçbir şeyin gerçek anlamda maliki değiliz. Biz insanlar, dünya nimetlerinin yalnızca geçici emanetçileriyiz. Emanet ise sorumluluk ister. Korunmalı, gözetilmeli, helal yollarla kullanılmalı ve hakkı olanlara ulaştırılmalıdır. İşte bu yüzden, kazancımızdan zekât vermek, ihtiyaç sahiplerini gözetmek ve en önemlisi, ölümümüzden sonra geride bıraktıklarımızı adaletle mirasçılara devretmek temel bir kulluk görevidir.

Kur’an’da Mirasın İlahi Ölçüsü

Cenab-ı Hak, miras paylaşımı konusunu insan aklına bırakmayarak Kur’an-ı Kerim’de detaylarıyla açıklamıştır. Böylece zulüm, kayırma ve haksızlıkların önüne geçilmiştir:

“Ana, baba ve yakınların bıraktıklarından erkeklere hisse vardır. Ana, baba ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da hisse vardır. Bunlar az veya çok, belirlenmiş hisselerdir.”

(Nisa Suresi, 7. Ayet)

Erkek ve kadın fark etmeksizin, mirasta herkesin belirli payı vardır. Bu hakları ihlal eden, yalnızca kul hakkı çiğnemekle kalmaz; aynı zamanda Allah’ın koyduğu sınırları da çiğnemiş olur.

Kur’an, yetimlerin ve zayıf durumda olan çocukların korunmasına da ayrı bir vurgu yapar:

“Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onların geleceğinden endişe duyacak olanlar, (yetimler hakkında da aynı) endişeyi duysunlar. Allah’tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.”

(Nisa Suresi, 9. Ayet)

Mirasın Farz Kılınan Payları

Kur’an’da miras payları; çocuklara, anne-babaya, eşlere ve kardeşlere göre belirlenmiştir. Bu paylar, ölen kişinin borçları ödendikten ve varsa vasiyetleri yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Ve bu paylar, herhangi bir yorumla değil, bizzat Allah tarafından farz kılınmıştır:

“Allah, evlatlarınız hakkında size şöyle emreder: Erkeğe, iki kadının payı kadar…”

(Nisa Suresi, 11. Ayet)

“Eğer hanımlarınızın çocuğu yoksa, bıraktıkları mirasın yarısı sizindir…”

(Nisa Suresi, 12. Ayet)

“Anne, baba ve akrabaların bıraktıkları her şey için bir mirasçı tayin ettik…”

(Nisa Suresi, 33. Ayet)

Haksız Miras Yiyenler İçin İlahi Uyarı

Mirası adil paylaşmamak, sadece dünyevi bir suç değil; aynı zamanda uhrevi bir felakettir. Hakkı gasp edilen kişi dünyada mağdur olurken, hakkı yiyen kişi ahirette azapla karşılaşabilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de mirasla ilgili zulmün büyük bir günah olduğunu haber vermiştir:

“Kim, mirasta bir yetimin hakkını haksız yere yerse, kıyamet günü o yediği et, ateş olarak karşısına çıkar.” (Tirmizî)

Emanete Sadakat, Hayata Bereket

Miras, bir sınavdır. Malın asıl sahibi Allah’tır ve O, malın nasıl paylaşılacağını da belirlemiştir. Bu ilahi düzene riayet etmek, sadece ahiret hayatımızı değil, dünya hayatımızı da etkiler. Haksız miras yiyen kişinin kazancı bereketsizleşir, huzuru kaçar; ailesiyle, çevresiyle ve vicdanıyla problemi olur.

Unutmayalım:

“Mallarınız ve çocuklarınız birer imtihandır.” (Enfal Suresi, 28)

Sonuç: Miras Bir Emanettir

Ölümden sonra, mirası Allah’ın emrettiği şekilde adilce paylaştırmak; sadece bir hukuk meselesi değil, bir vicdan ve kulluk meselesidir. Bu konuda gösterilecek hassasiyet, hem aile içi barışı sağlar hem de ahiret saadetinin kapısını aralar. Aksi halde, haksız bir lokma, yiyene de yedirene de dünyada huzursuzluk, ahirette ise azap getirebilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu