Hayat, her birimiz için sayısız nimetle donatılmış bir imtihan sahnesi. Sabah gözümüzü açtığımızda içimize çektiğimiz hava, soframıza konan ekmek, sağlığımız, sevdiklerimiz, huzurumuz… Tüm bunlar, farkında olsak da olmasak da, Yüce Allah’ın biz kullarına bahşettiği lütuflardır.
Ancak ne acıdır ki, gafletle işlenen günahlar bu nimetlerin üzerini perdeleyebilir. Daha da ötesi, bu ilahi ikramlar zamanla elimizden kayıp gidebilir. İslam inancına göre, kulun elindeki bir nimetin zeval bulması, çoğu zaman bir günahın sonucudur. Aynı şekilde, başa gelen musibetler de hikmetsiz değildir; çoğu zaman işlenen hataların ve terk edilen doğruların neticesidir.
Bu hakikat, hayatımızın her alanında kendini gösterir. En bariz örneklerinden biri, ömrümüzdeki bereketin kaybolmasıdır. Bereket sadece para, mal ve mülkteki artış değildir. Zamanın hayırlı şekilde geçmesi, yapılan işlerin netice vermesi, insanın iç huzurunun daim olması da berekettir. Lakin günahlarla kirlenen bir hayatta bu bereket hissedilmez hale gelir.
Ne kadar çalışsa da işlerinde yol alamayan, zamanı bir türlü yetmeyen, kazandığıyla huzur bulamayan nice insanın ortak noktası, maneviyat eksikliğidir. Çünkü günahlar kalbi karartır, insanın iç sesini, yani fıtratını bastırır. Hakkı ve hayrı göremez hale gelen birey, yönünü şaşırır; zamanını boş şeylerle tüketir, sonunda elinde bir şey kalmaz.
Bu durum sadece bireyleri değil, toplumu da etkiler. Toplumsal ölçekte yaygınlaşan günahlar; ekonomik buhranlar, huzursuzluklar, doğal afetler gibi büyük musibetleri de beraberinde getirebilir. İlahi düzen şaşmaz; her sebebin bir sonucu, her sonucun bir hikmeti vardır.
O halde ne yapmalı? Öncelikle nimetlerimizin farkında olmalı ve şükürle onları muhafaza etmeliyiz. Sonra, günahları sadece bireysel bir tercih olarak değil, bereketi ve huzuru gölgeleyen bir perde olarak görmeli ve onlardan uzak durmak için çaba göstermeliyiz.
Unutmamalıyız ki, Allah’ın tövbe kapısı daima açıktır. Samimi bir yönelişle, geçmişin yükünden kurtulmak, iç huzuru yeniden bulmak mümkündür. Nimetin kıymetini bilmek ve onu korumak, ancak temiz bir kalple mümkündür.
Ömür kısa, dünya fanidir. Gölgesinde kaybolmak değil, aydınlığında yürümek için yaşamalıyız.
