Yaşam Tarzı

Otizm: Manevi Bir Muhasebe mi?

Otizm, günümüz dünyasında giderek daha fazla anlaşılan ve görünür olan bir nörogelişimsel farklılıktır. Bilim, bu konuda önemli adımlar atmış; genetik, çevresel ve biyolojik etkenlerin rolünü ortaya koymaya çalışmıştır. Ancak zaman zaman, özellikle toplumumuzda, bu tür durumlara yalnızca tıbbi gözlükle değil, manevi bir pencereden de bakılabiliyor.

Son zamanlarda bazı çevrelerde otizmin, sadece biyolojik bir sonuç değil, aynı zamanda bir manevi imtihan ya da geçmişin bir muhasebesi olduğu yönünde görüşler dile getiriliyor. Beddua, adakların yerine getirilmemesi, zekât eksiklikleri, hatta geçmişte yapılan kürtajlar gibi olayların “ruhsal izler” bıraktığı ve bunun çocuklara yansıdığı iddia ediliyor.

Bu anlayışa göre, şifa arayışı sadece hastanelerde, terapi odalarında değil, aynı zamanda kalpte ve vicdanda da aranmalı. Tövbe, helallik dileme, zulüm keffareti, faizden uzak durma ve eksik ibadetlerin telafisi gibi öneriler, manevi bir temizlik süreci olarak sunuluyor. Bazı aileler, bu yollarla içsel bir rahatlama ve anlam bulduklarını ifade ediyor.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir çizgi var: Suçluluk duygusu. Bilimin henüz net cevaplar veremediği bir alanda, özellikle anneleri veya ebeveynleri “manevi ihmalle” suçlamak, kırılgan aile yapılarında daha derin yaralara sebep olabilir. Bu tür yaklaşımlar, niyet her ne kadar iyi olsa da, sorumluluğu bireylerin “günah” hanesine yazmak anlamına gelebilir.

Şunu unutmamalıyız: Otizm bir “suç” ya da “ceza” değil, bir farklılıktır. Çocuklarımızın bu dünyaya katacağı çok şey var. Onların değerini, katkılarını ve haklarını anlamak, önce toplumsal bir vazifedir.

Maneviyat, şüphesiz ki hayatımızın derin bir yönüdür. Ancak bunu, başka insanların yaşadığı zorlukları açıklamak ya da çözümlemek için kullanırken şefkatli, duyarlı ve ölçülü olmak zorundayız. İnanç, umut verebilir; ama asla yük olmamalıdır.

Otizmle yaşayan aileler için her kapı, her umut değerlidir. Onları küçümsemek değil, desteklemek gerekir. Bilimsel yöntemlerle manevi yaklaşımlar çatışmak zorunda değildir; yeter ki birbirinin yerine geçmeye çalışmasınlar. En nihayetinde, çocuklarımız için en büyük şifa, anlayış ve kabuldür.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu