Ülke Gündemi : Sessiz Çığlıklar ve Yükselen Sorgular
✍️ Erkan Küçük – Araştırmacı Yazar

Ekonomik dalgalanmalar, toplumsal kutuplaşma, adalet sistemi üzerindeki tartışmalar ve dış politikadaki kırılgan dengeler… 2025 yazına girmişken, Türkiye adeta diken üstünde bir ülke görünümünde. Herkes konuşuyor ama kimse duymuyor. Herkes görüyor ama kimse bakmıyor. Bu paradoksal sessizlikte bir çığlık yükseliyor: “Ne oluyor bize?”
Ekonomik Gerçeklik: Rakamlar mı, Hayat mı?
Resmi verilere göre enflasyon düşüşte, büyüme pozitif seyrediyor. Ancak pazarda, markette ve kiralık daire ararken karşılaştığımız gerçeklik bambaşka. Asgari ücretin alım gücü erirken orta sınıf da yavaş yavaş tarihe karışıyor. Üretmeyen ama tüketen bir toplum haline getirildik. İthalata bağımlılık, üretici köylünün tarım alanlarından çekilişiyle birlikte geri dönülmez bir sarmala dönüştü.
Adalet Sistemi: Güven mi, Gösteri mi?
Toplumun adalete olan güveni, her geçen gün biraz daha eriyor. Davaların siyasi zeminde tartışıldığı, bazı yargı kararlarının kamu vicdanını sarsacak şekilde kamuoyuna yansıdığı bir ortamda “hukukun üstünlüğü” söylemi maalesef sadece kâğıt üzerinde kalıyor. Oysa ki bir ülkede adalet terazisi bozulduğunda, toplumun ruhu da yara alır.
Eğitim ve Gençlik: Zihinler Göç Ediyor
Gençlerin yurtdışına gitme hayali artık bir “opsiyon” değil, bir “zorunluluk” haline geldi. Beyin göçü, sadece bireysel tercihlerle açıklanamaz; bu, sistemin verdiği bir mesajdır: “Sen burada değer görmeyeceksin.” Eğitimde nitelik değil, nicelik yarışı yaşanıyor. Ezbere dayalı müfredatla düşünen değil itaat eden bir nesil hedefleniyor gibi bir algı oluşmuş durumda.
Dış Politika: Dengede Kalmak mı, Taraf Olmak mı?
Komşu coğrafyalardaki krizler, küresel gerilimler ve büyük güçler arasındaki satrançta Türkiye’nin konumu her geçen gün daha da hassas hale geliyor. Batı mı Doğu mu ikilemi arasında yapılan zikzaklar, stratejik belirsizlik yaratıyor. Oysa ki dış politikada istikrar, iç huzurun da temelidir