Mandalsız İnsanlar
Bu dünyada öyle insanlar var ki; eskiciye versen, karşılığında mandal bile alamazsın…

Bu cümleyi ilk duyduğumda, önce güldüm. İronisi güçlüydü, biraz da hoyrat. Ama sonra o cümlenin ardında gizli duran hayatlara, kırgınlıklara, beklentilere takıldım. Ne olmuştu da bir insan, başka bir insanı “mandallık bile etmez” hale getirmişti gözünde?
Sanırım hepimizin hayatında en az bir “mandalsız” insan var. Belki bir arkadaş, belki bir aile üyesi, belki de bir zamanlar çok şey beklediğimiz bir sevgili. Önce çok veriyoruz, umut yüklüyoruz, güveniyoruz. Sonra geriye sadece sessizlik, tükenmişlik ve anlamsız bir boşluk kalıyor.
Bu insanlar kim mi? Hep almak isteyenler… Hiç vermeyenler. Şikâyeti bol, çabası yok olanlar. Empati yoksunu, anlayışsız, bencil ve yalnızca kendi çıkarlarıyla hareket edenler. Bir ilişkide var olmayı değil, varlığını tüketmeyi bilenler. Onlarla yaşanan her temas bir eksi yazıyor haneye.
Daha da acısı şu: Mandalsız insanlar genelde en yakınımızdan çıkar. Kalbimize bilet kestiğimiz, “asla yapmaz” dediklerimizden. Ve onlar, vedalaşmayı bile beceremeden çekip giderler hayatımızdan. Ne bir teşekkür, ne bir vefa… Geride kalan sadece bir “nasıl oldu bu” sorusu.
Ama madalyonun bir yüzü daha var. Kendimize de sormamız gerekmez mi: Acaba biz kimin hayatında bir “mandalsız” insanız? Kimi kırdık, kimi tükettik, farkında bile olmadan kimin kalbinden sessizce çekildik? Herkesin bir hikâyesi var ama herkes kendini başrol sanıyor.
Değer, bir etikete sığmaz. Ne eğitimle, ne parayla, ne statüyle ölçülür. Bir insana gerçekten değerli olup olmadığını, ancak geride bıraktıklarıyla, hayatlara kattıklarıyla anlayabiliriz. Çünkü insan, iz bırakabildiği kadar vardır.
Günün sonunda mesele çok basit aslında: Varlığımız başkaları için ne ifade ediyor? Biz gittiğimizde bir mandal kadar bile aranacak mıyız, yoksa sonunda “iyi ki gitti” denecek bir boşluk mu bırakacağız?
Hayat kısa. Etrafımızı değerli insanlarla çevirmek, kendimiz de değerli bir insan olmak zorundayız. Aksi halde, bir gün bir eskicinin gözünde bile mandal etmez hale gelebiliriz.
Ve inanın, bu dünyada ondan daha büyük bir çürüme yoktur