Sekerat Vakti: İman ve Şeytan Arasında Amansız Mücadele
Hayat, inişli çıkışlı yollarıyla bir imtihan meydanıdır. Ancak bu imtihanın en çetin anlarından biri, hiç şüphesiz son nefestir. Hele ki kişi, hayatı boyunca manevi sıkıntılarla ve musallatın gölgesiyle yaşamışsa, bu an çok daha kritik bir hal alabilir.

“Musallatlı kişi ölüm anında ne yapar?” sorusu, ürkütücü bir gerçeği fısıldıyor: Eğer şeytan, o son anda kişinin diline hâkim olursa, en kıymetli hazinemiz olan kelime-i şehadeti söylemesine engel olabilir. Bu, yalnızca bir ölüm anı değil, aynı zamanda iman ile küfür arasındaki amansız bir savaştır.
Şeytanın görevi bellidir: İnsanoğlunun imanını çalmak. Tıpkı bir hırsızın değerli eşyaları hedef alması gibi, şeytan da en kıymetli mücevherimiz olan imanımıza göz diker. Evler, arabalar, dünyalık kazançlar… Bunların hepsi bu dünyada kalır. Ahirette bize yoldaşlık edecek tek şey ise imanımız ve salih amellerimizdir.
İşte bu noktada, hayat boyu İslami bir yaşantının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Kur’an ve sünnet çizgisinde bir yaşam sürmek, Allah’ı hatırlatan ve günahlardan uzaklaştıran iyi insanlarla birlikte olmak, son nefeste imanla göçme ihtimalimizi artırır. Aksi takdirde, sekeratın o dehşetli anında şeytanın fısıltıları zihnimizi bulandırabilir.
Sekerat, ruhun bedenden ayrılırken yaşadığı o tarifsiz sarsıntıdır. Bu sarsıntı herkes için aynı şiddette olmasa da, şeytan bu anı fırsat bilerek vesveselerle hatta bazı rivayetlere göre bizzat görünerek insanı doğru yoldan saptırmaya çalışabilir. O birkaç saniye, bir ömürlük imanın kaybedilebileceği kadar kritik ve tehlikeli bir zamandır.
Bediüzzaman Hazretleri’nin de ifade ettiği gibi, iman-ı tahkiki, yani delillere dayalı, kalbe ve ruha nüfuz etmiş bir iman, bu tehlikeye karşı en büyük kalkandır. Böylesi bir iman, şeytanın ulaşamayacağı derinliklere kök salmıştır.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) dahi bu tehlikenin farkında olarak Allah’a sığınmış ve bizlere şu dua ile yol göstermiştir:
“Allah’ım! Ölüm anında şeytanın sırtımı yere getirmesinden Sana sığınıyorum.”
Öyleyse, hayatımızın her anında imanımızı güçlendirmeye ve Allah’a yakın olmaya gayret etmeliyiz. Unutmayalım ki, son nefes, tüm hayatımızın muhasebesinin yapılacağı ve ebedi yurdumuzun belirleneceği en kritik andır. O anı şeytanın zaferi değil, imanımızın şahadetiyle taçlandırmak için şimdi harekete geçmeliyiz.