Hayatta bazen farklılıklar en büyük zenginliğimiz olur. Disleksi de tam olarak böyle bir farklılık. Okuma, yazma ve heceleme gibi dil becerilerini etkileyen bu öğrenme farklılığı, zeka ile ilgili değildir. Üstelik doğru destekle ve anlayışla yönetildiğinde, disleksi bireylerin hayat yolculuklarına bambaşka bir renk katabilir.
Disleksinin belirtileri kişiden kişiye değişir. Kimileri okurken kelime atlar, kimileri harfleri karıştırır ya da yazarken hecelemekte zorlanır. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, disleksi ile yaşayan bireylerin yaratıcı düşünme, problem çözme ve görsel algı gibi pek çok güçlü yönleri vardır. Hatta sanat, mühendislik, tasarım ve girişimcilik gibi alanlarda disleksi bireylerin nasıl parladığına sık sık tanık oluruz.
Ne yazık ki, toplumda disleksi hâlâ yanlış anlaşılabiliyor. Bu yüzden farkındalık oluşturmak büyük önem taşıyor. Okullarda, iş yerlerinde disleksi dostu ortamlar yaratmalı; farklı öğrenme biçimlerini kucaklamalıyız. Örneğin, daha görsel içerikler kullanarak ya da bireysel öğrenme yöntemlerine imkan tanıyarak büyük değişimler yaratabiliriz.
Şunu unutmamalıyız: Disleksi bir engel değil, farklı bir öğrenme biçimi. Her bireyin güçlü olduğu bir yön vardır. Önemli olan bu güçlü yönleri keşfetmek, desteklemek ve onlara fırsat tanımaktır. Disleksi, bize farklı yollarla düşünmeyi öğretir. Ve farklı düşünceler, dünyayı değiştirir.
Disleksiyle yaşamak, belki de dünyaya yeni bir gözle bakabilmenin adıdır.
