Şerli İnsanlar: Doğurgan Hamile Kadın ve İyilik Sancısı

Toplumda öyle insanlar vardır ki, sanki üzerlerine görünmez bir karabasan çökmüş gibidir. Gözleri hep olumsuzlukları görür, dilleri sürekli kötü sözler sarf eder. Onlar için dünya karanlık ve kötülükle doludur. Ne sevinci tam yaşarlar, ne güzelliği olduğu gibi görebilirler. İşte böyle insanları düşündüğümde aklıma kadim ve çarpıcı bir benzetme gelir:
“Şerli insanlar doğuracak hamile kadın gibidir; iyilik yapamaz, sancı çekerler.”
İlk duyduğunuzda bu benzetme biraz sert gelebilir. Hamile bir kadın, hayatın en büyük mucizesini taşıyan, umut ve gelecek demek olan bir varlıkken… Nasıl olur da böyle bir tasvir içinde yer alır? Ancak bu ifadenin metaforik derinliğine indiğimizde, aslında insan ruhunun çatışmalı doğasını gözler önüne seren güçlü bir anlatım olduğunu görürüz.
Hamilelik, sadece bedensel değil, ruhsal anlamda da bir dönüşüm sürecidir. Sancılıdır, zordur ama sonunda bir mucize gelir dünyaya. Yeni bir yaşam, taptaze bir başlangıç… Oysa şerli insanlar da içlerinde bir şeyler taşırlar; ama bu, bir hayat umudu değil, bir karanlık tortusudur. Kin, nefret, kıskançlık, öfke gibi zehirli duygularla doludur içleri. Onlar da sanki “doğuracak” gibidirler; fakat içlerinden çıkacak olan şey, ne yazık ki bir mucize değil, daha fazla kötülüktür.
Bu insanlar iyilik yapmaya çalıştıklarında bile içsel sancılarla kıvranırlar. Çünkü iyilik, saf bir niyet, berrak bir kalp ister. Karanlıkla örtülü bir ruh, iyilikle temas ettiğinde acı çeker. Tıpkı doğum sancısı gibi… İyi bir söz söylemek, merhametli bir davranışta bulunmak ya da affetmek; bu insanlar için bir nevi ruhsal işkence gibidir. Çünkü içlerindeki karanlık, ışığın içeri sızmasına tahammül edemez.
Peki, bu bir kader mi? Bu insanlar sonsuza kadar bu sancı içinde mi kalacaklar?
Elbette hayır.
Tıpkı bir kadının doğum sancılarına katlanıp sonunda yeni bir hayatı dünyaya getirmesi gibi, şerli insanlar da isterlerse içlerindeki karanlık tohumu temizleyebilirler. Bu kolay mı? Hayır. Ama imkânsız da değil. Bilinçli bir yüzleşme, samimi bir arınma çabası ve belki biraz dış destekle, o sancı, kötülüğün değil, dönüşümün habercisi olabilir.
Unutmayalım: Her insanın içinde hem iyilik hem kötülük tohumu vardır. Hangisini beslersek, o büyür.
Şerli insanlara kızmak kolay. Ama belki de sormamız gereken şu:
Acaba onlar da içlerinde taşıdıkları sancının bir gün iyiliğe dönüşmesini diliyorlar mı?
Ve biz, çevremizde bu sancıları yaşayan insanlara, doğuma giden o yolu gösterecek kadar sabırlı, anlayışlı ve cesur muyuz?
Belki de asıl dönüşüm burada başlıyor