Genel

İç ve Dış Dünya: Sîret ve Sûretin Aynasında İnsan

 

Toplumumuzda her geçen gün daha da derinleşen bir mesele var: Önyargılar ve yanlış algılar. Ne yazık ki bu algılar, bir zehir gibi yayılıyor; hakikati savunanları hedef alıyor, onları dışlıyor. Kimi zaman bilinçli, kimi zaman da farkında olmadan yapılan bu yargılar, insanların birbirlerini yanlış değerlendirmesine sebep oluyor. Özellikle de hakikatin izini süren, adaleti savunan insanlar için bu durum hem yorucu hem de incitici.

Hazreti Muhammed’in öğretileri bizlere, her durumda adaletli, sabırlı ve merhametli olmayı emrediyor. Bu değerler, sadece bireysel hayatımıza değil, toplumsal ilişkilerimize de yön vermeli. Ancak bugün baktığımızda, dünya hayatının geçici zevklerine kapılan insanların bu evrensel değerlerden uzaklaştığını görüyoruz. İç âlem terk edilmiş, dış görünüş ön plana çıkmış durumda. Sûretin ışığı parlatılırken, sîretin sesi kısılıyor.

Ne yazık ki toplumda bir kimsenin dış görünüşü, taşıdığı marka, sahip olduğu statü; onun karakterinden, inancından, samimiyetinden daha önemli hâle geldi. İnsanlar dışa göre hüküm veriyor, içi bilmeden karalıyor. Oysa bizim esas mücadelemiz, kendi nefsimizle olmalı. Kendi iç dünyasını temizlemeyen biri, dış dünyayı ne kadar değiştirebilir?

Sigara, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların yaygınlaşması, sadece bedenleri değil; zihinleri ve kalpleri de kirletiyor. Bu alışkanlıklar, kişiyi manevî değerlerden uzaklaştırırken, şeytanın tuzaklarına bir adım daha yaklaştırıyor. Bugün gençlerimize baktığımızda, birçoğu aradığı huzuru yanlış adreslerde bulmaya çalışıyor. Oysa hakiki huzur, içsel bir dirilişle; kalpteki imanla başlar.

Unutmayalım: Şeytanın en büyük hilesi, varlığını unutturmasıdır. Onu tanıdıkça, onunla mücadele de kolaylaşır. Şeytan, nefsimizi tahrik eder, bizi hakikatten uzaklaştırmak için her fırsatı kullanır. Ama bizler, hakikati savunmaya devam ettikçe, bu tuzaklara düşmeden yürümeyi öğreniriz.

Son söz olarak… İç dünyamızı ihmal ettiğimiz sürece, dış dünyamızda kalıcı bir huzur inşa edemeyiz. Sûret değil sîret önemlidir. Zira Allah, kalplere bakar; kalıplara değil. Bu hakikati unutmadan yaşamalı, nefsimizi arındırıp insanlığa örnek olma gayretinden vazgeçmemeliyiz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu