Genel

Bilinmeyenin Peşinde: Hakikat ve Zihnin Sırları

Hüseyin Dibektaş ; Kimi zaman gözümüzün önündeki hakikati göremeyiz, kimi zaman da anlam veremediğimiz olaylarla karşılaşırız. İşte tam da bu noktada, iki önemli kavram üzerine düşünmek gerek: Hakikatin peşinde olmak ve zihnimizin gizemli oyunlarına kulak vermek.

Bilmez Ki Sorsun, Sorsa Bilirdi

Bu kadim söz, basit gibi görünse de insanın öğrenme sürecini ve hakikat yolculuğunu derinlemesine anlatır. Bilgiye ulaşmak için sormak gerekir; ancak bilmediğini bile bilmeyen insan, neyi sorması gerektiğini dahi fark edemez. İşte bu yüzden merak, insanın en büyük sermayesidir. Sorgulamayan bir zihin, yerinde saymaya mahkûmdur.

Günümüz dünyasında bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay. Ancak bu kolaylık, bizi gerçekten öğrenmeye yönlendiriyor mu, yoksa yalnızca yüzeysel bir bilgi bombardımanı içinde mi kayboluyoruz? Önyargılarımızdan arınmadan, doğru soruları sormadan, hakikate ulaşmak mümkün mü? Asıl mesele, bilgiye ulaşmaktan çok, o bilgiyi nasıl kullandığımızdır.

Bu atasözü bize sadece akademik ya da entelektüel bir uyarı yapmıyor. Aynı zamanda insanın içsel yolculuğunu da hatırlatıyor. Hakikat, sadece dış dünyada değil, insanın kendi içinde de keşfedilmeyi bekleyen bir cevherdir.

Zihnin Oyunu: Dejavu

Bilinmezliğin bir başka yüzü de zihnimizin bize sunduğu esrarengiz anlar… Hepimiz hayatımızın bir noktasında déjà vu yaşamışızdır. Bir an gelir, sanki daha önce yaşanmış bir anın içindeymişiz gibi hissederiz. Oysa o an, ilk kez yaşanıyordur.

Bilim insanları, déjà vu’nun beynin bilgiyi işleme süreçlerindeki küçük zamanlama hatalarından kaynaklandığını söylüyor. Beynimiz, benzer bir sahneyi geçmişte deneyimlediği bir anla eşleştirerek yanlış bir tanıma yapıyor olabilir. Ancak bilimsel açıklamalar kadar, bu fenomenin felsefi ve manevi boyutu da ilgi çekicidir.

Acaba déjà vu, insanın zaman algısına dair bilinçaltından gelen bir mesaj mı? Ruhumuz geçmişi, şimdiyi ve geleceği farklı bir düzlemde mi deneyimliyor? Belki de déjà vu, bizlere zamanın lineer olmadığını, bilinçaltımızın sandığımızdan daha büyük bir evreni kapsadığını gösteren küçük bir pencere…

Sonuç Yerine

İnsan, hakikatin peşinde bir yolcudur. Ancak bu yolculuk, sadece dış dünyaya dair bilgilerle sınırlı değildir. Asıl keşif, kendi içimize dönerek başlar. Sormaktan, merak etmekten, araştırmaktan vazgeçmemek gerekir. Çünkü bazen en büyük hakikatler, gözümüzün önünde durmasına rağmen fark edilmez.

Belki de gerçek bilgelik, neyi bilmediğimizi fark etmekle başlar.

Köşe Yazısı – Hüseyin Dibektaş

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu