Uncategorized

Vançin ; Yargı Bağımsız, Sokaklar Bağımsız Değil

Bir toplumun medeniyet seviyesi, en çok da hukuk anlayışıyla ölçülür. Yargının bağımsızlığı, modern devletlerin en önemli göstergelerinden biridir. Çünkü adalet, yönetenin değil hukukun üstünlüğüne dayanır. Bir hâkim, karar verirken yalnızca kanuna ve vicdanına dayanıyorsa; işte o zaman o ülkede gerçekten “adalet” vardır. Bu ilke, halkın devlete olan güvenini besler, bireyin hakkını korur, yönetenin keyfiliğini sınırlar.

Ne var ki yargının bağımsızlığı ile sokakların bağımsızlığı aynı şey değildir. Yargı, siyasetten bağımsız olmalıdır; sokaklar ise devletten bağımsız olamaz. Çünkü sokak, kamu düzeninin ve toplumsal güvenliğin sahnesidir. Eğer devlet sokakta yoksa, orada kuralı başıbozukluk koyar, düzeni güçlü olan dayatır.

Bugün bir düşünelim: Eğer sokaklarda devletin otoritesi hissedilmese, trafik kaosa sürüklenir, hırsızlık sıradanlaşır, şiddet olağanlaşır. Herkesin kendi adaletini sağlamaya kalktığı bir sokak, aslında adaletsizliğin en karanlık hâlidir. Yargı ne kadar bağımsız olmalıysa, sokak da o kadar düzen içinde olmalıdır.

Bu noktada dengeyi doğru anlamak gerekir. Devletin sokaklarda görünür olması, vatandaşın özgürlüğünü kısıtlamak için değil, özgürlüğünü garanti altına almak içindir. Bir kadın gece vakti evine dönerken korkmadan yürüyebiliyorsa, çocuklar parklarda huzurla oynayabiliyorsa, gençler sokakta tartışırken dahi güvenliklerinden emin olabiliyorsa; işte orada devlet görevini yapıyor demektir.

Unutmayalım: Bağımsız yargı özgürlüğün teminatıdır; sokaklarda devletin varlığı ise huzurun sigortasıdır. Bir ülke bu ikisini aynı anda başarabiliyorsa, gerçek anlamda demokratik bir düzeni yakalamış demektir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu