Uncategorized

Köklerinden Kopan Bir Nesil: Namazla Alay Etmek Kimin Zaferi?

Bugün toplum olarak derin bir kırılmanın eşiğindeyiz. Gürültüsü az, tahribatı büyük bir aşınma bu. Modernlik ve mizah ambalajına sarılarak, bu toprakların ruhunu besleyen değerler alaya alınıyor. Sosyal mecralarda namazla dalga geçen, secdeyi küçümseyen, ibadeti “espri” malzemesine dönüştüren bir dil giderek normalleşiyor. Asıl tehlike de burada başlıyor.

Bu tabloyu basit bir gençlik taşkınlığı olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Çünkü mesele, bireysel tercihlerden çok daha derindir. Namazla alay etmek, yalnızca bir inanca saygısızlık değil; bir milletin hafızasına, ahlakına ve ortak vicdanına yönelmiş bir saldırıdır. Secdeyi küçümseyen, aslında insanı insan yapan o son mukaddes sınırı hedef alır.

Namaz, kuru bir ritüel değildir. Kulun Rabbine karşı en onurlu duruşudur. Secde ise kibrin bittiği, insanlığın başladığı yerdir. Allah’ın huzurunda eğilmeyi “geri kalmışlık” sayan zihniyet, gün gelir fani güçlerin karşısında her türlü zillete razı olur. Oysa namazını hayatının merkezine koyan insan, yalnızca Yaratıcısına kul olur; gerçek özgürlük de tam olarak budur.

Türk töresi ile İslam ahlakı etle tırnak gibidir. Biri olmadan diğeri eksik kalır. Dedelerimiz söze “Bismillah” ile başlar, ezan okunurken susar, namaz kılanın önünden geçmeyi edepsizlik sayardı. Bu sadece dini bir hassasiyet değil; yüzyılların süzgecinden geçmiş bir terbiye, bir edep anlayışıydı. Bugün namazla alay etmek, yalnızca İslam’a değil; Türk’ün töresine, ahlakına ve kimliğine de meydan okumaktır.

Kutsalı olmayanın sınırı olmaz. Bugün secdeyi küçümseyen dil, yarın ahlakla alay eder; sonra aileyi, en sonunda vatan sevgisini değersizleştirir. Her şeyin ti’ye alındığı bir iklimde ne güven kalır ne de toplumsal huzur. İnançla alay etmeyi cesaret sananlar, aslında köksüzlüğün en açık halini sergiler.

Şunu açıkça söylemek gerekir:

Namazla dalga geçmek bir özgürlük alanı değildir; bir ahlak sorunudur.

İnançla alay etmek ilericilik değil, edepsizliktir.

Türk töresini ve İslam’ı küçümsemek çağdaşlık değil, kimlik kaybıdır.

Bu milletin geleceği; secdeyi onur bilen, namazı hayatının pusulası yapan ve Türk töresini İslam ahlakıyla yaşatan bir gençlikle mümkündür. Değerlerini kaybeden bir nesil, tıpkı ruhunu yitirmiş bir beden gibi zamanla çürür ve tarih sahnesinden silinir. Biz bu çürümeyi normalleştirmeyecek, mukaddesatımıza uzanan alaycı dili asla kanıksamayacağız. Çünkü köklerini kaybedenlerin ayakta kalması mümkün değildir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu