Cenâb-ı Hak, insanı başıboş bırakmamış, ona doğru yolu göstermek üzere ilahî bir rehberlik sunmuştur. Bu rehberlik, insanı hem dünya hem de ahiret hayatında karşılaşabileceği kötülüklerden muhafaza eden bir kalkandır. Allah’ın emrettiği her şeyde kulun faydası, yasakladığı her şeyde ise mutlaka bir zarar vardır. Ne var ki insan, bazen bu açık uyarıları görmezden gelerek günahın yoluna sapar. İşte o anda farkında olmadan, kendi bindiği dalı kesmeye başlar; hem dünya hayatını hem ahiretini ziyana uğratır.
Günahların verdiği zararlar yalnızca ebedî hayatla sınırlı değildir. Onlar, bu dünyada attığımız her adımı, yaşadığımız her anı da etkiler. Çünkü ilim, Allah’ın kalplere koyduğu ilahî bir nurdur. Günahlar ise bu nuru söndürür; kişinin ilimden mahrum kalmasına, öğrendiği bilginin kendisine fayda vermemesine, hatta kimi zaman ilmin kişiye zarar olarak dönmesine sebep olur.
Helal kazancın bereketinin kaybolması da günahların dünyevî sonuçlarından biridir. Kişi çalışır, çabalar; fakat bereket olmaz. Kalpte huzursuzluk, yalnızlık hissi, ibadetlerden lezzet alamama, hayatın anlamını yitirme gibi manevi boşluklar da günahların ruhu kemiren etkilerindendir.
Daha da tehlikelisi, günahların kalbi karartmasıdır. Kalp karardıkça kişi doğru ile yanlışı ayırt edemez hâle gelir. Şaşkınlık, sapma ve bidatlere yönelme gibi haller günahın doğal sonuçlarıdır; insan bazen helake giden yolda yürüdüğünü fark bile edemez.
Günahlar sadece manevi çöküşe değil, işlerin zorlaşmasına, karşılaşılan engellerin artmasına, bedenin ve ruhun zayıflamasına, toplum içinde itibar kaybına da sebep olur. Çünkü hakikatte günah, insanın kendi eliyle yaptığı bir sabotajdır.
Peki, günah ömrün bereketini nasıl alır? Hakiki hayat, Allah’ı hatırladığımız ve O’nun gözetimi altında yaşadığımız sürece anlamlıdır. Günahla geçirilen her vakit, bu değerin ziyanıdır. Bu sebeple günah, ömrün bereketini azaltır; insanı hayatının asıl gayesinden uzaklaştırır.
Sonuç olarak, günahlar insanın kendi kendine kurduğu tuzaklardır. Onlardan sakınmak yalnızca ahireti kurtarmak değil, bu dünya hayatını da huzurlu, anlamlı ve bereketli kılmaktır. Unutmayalım ki Allah’ın affı sonsuzdur. Önemli olan, hatayı fark edip dönme iradesini göstermek, kararlı bir adımla yeniden doğru yola yönelmektir.
