Salih Kurt ; Gazze’de Zaman Daralıyor: Dünyanın Vicdanı Nerede?

Gazze… Bir zamanlar çocuk kahkahalarının yankılandığı, denizin kokusunun sokağa karıştığı topraklar. Bugün ise duman, yıkıntı ve çaresizlik kokuyor. İsrail’in amansız saldırıları her gün onlarca, yüzlerce canı alıyor. Hastaneler yerle bir, su kaynakları kurumuş, elektrik kesik, ekmek fırınları çalışmıyor. Geriye sadece enkazın altında kalan umutlar ve sessiz çığlıklar kalıyor.
Dünya ne yapıyor? Kınıyor… Birkaç sert cümle, diplomatik açıklamalar, sözde barış çağrıları… Ama bu “kınama” tiyatrosunun Gazze sokaklarında hiçbir karşılığı yok. Çünkü kınama, bombaları durdurmuyor. Kınama, açlığı dindirmiyor. Kınama, yaralı bir çocuğun annesini geri getirmiyor.
İsrail, uluslararası hukuku hiçe sayarak Gazze’yi açık hava hapishanesine çevirmiş durumda. Halk, dört bir yandan abluka altında; denizden, karadan, havadan… Sanki bütün dünya kulaklarını tıkamış, gözlerini kapamış. Peki ya vicdan? Vicdan da mı susturuldu?
Artık anladık: Bu terör devletini kınamayla, diplomatik cümlelerle, BM kararlarıyla durdurmak mümkün değil. Çünkü onlar kandan, yıkımdan, zulümden besleniyor. Onlar ancak caydırıcı güçle, kararlı bir askeri müdahaleyle durdurulabilir. Her geçen dakika, her geçen saat, Gazze’de yeni bir hayat sönüyor.
Bugün durmazsak yarın çok geç olacak. İnsanlık, vicdan ve onur adına, Gazze için harekete geçmek zorundayız.
Uluslararası Topluma Çağrı
Artık tarihin hangi sayfasında duracağınızı seçme zamanınız geldi. Bu sessizlik, bu kayıtsızlık, yarın çocuklarınızın ders kitaplarında “utanç sayfası” olarak yer alacak. Ya zulmün ortağı olarak anılacaksınız, ya da mazlumun yanında duran cesurların safında. Gazze kan kaybederken susmak, suç ortaklığıdır. Bu yüzden dünya, kararını hemen vermeli: Ya adalet için ayağa kalkacağız, ya da insanlıkla birlikte utanç içinde çökeceğiz.



